Şemaların, onları tanımamıza yarayan üç tane ana özelliği vardır.
ŞEMALARI TANIMAK
- 1. Şemalar hayat boyu süren örüntüler veya temalardır.
- 2. Şemalar özyıkıcıdır.
- 3. Şemalar hayatta kalmak için savaş verirler.
Şema bir örüntü veya temadır; çocuklukta başlar ve yaşam boyu tekrar eder. Tema, Terk Edilme ve Güvensizlik veya Duygusal Yoksunluk veya tanımladığımız diğer herhangi bir şema olabilir. Sonuç olarak ortaya çıkan şudur: Yetişkin olarak, çocukluğumuzda bize en çok zarar veren durumları tekrardan yaratmayı başarıyoruz. Bir şema, bizim kendilik algımıza, sağlığımıza, diğerleri ile olan ilişkimize, işimize, mutluluğumuza, ruh durumlarımıza zarar verir. Hayatımızın her yönüne dokunur.
Şemalar, hayatta kalmak için çok savaş verirler. Bunu sürdürmek için güçlü bir itilme hissederiz. Bu tutarlılık, insan güdüsünün bir parçasıdır. Biz şemayı biliriz. Acı verse bile rahat ve tanıdıktır. Bu yüzden değiştirmesi çok zordur. Aynca, şemalar genellikle çocukken yaşadığımız aileye uyum sağlayabilmemiz için gelişmiştir. Belki bu örüntüler biz çocukken gerçekçiydi; ancak artık yararlı bir amaca hizmet etmeseler bile bizim onları sürdürmeye devam etmemiz sorunun kendisidir.
ŞEMALAR NASIL GELİŞİR
Şemaların gelişimine birkaç unsur etki eder. İlki mizaçtır. Mizaç doğuştan gelir. Bizim duygusal yapımızdır; olaylara nasıl tepki verdiğimizi belirler. Diğer bütün doğuştan gelen özellikler gibi mizacın da türleri vardır. Ayrıca, pek çok duyguyu içerir. Aşağıda, büyük bir kısmının kalıtımsal olduğunu düşündüğümüz birkaç mizaç özelliği örnek olarak verilmiştir.
MIZACIN BOYUTLARI
- Utangaç ... Canayakın
- Çekingen ... Girişken
- Soğuk ... Duygusal
- Kaygılı ... Korkusuz
- Hassas ... Sağlam
Mizacınızı, bütün bu boyutlardaki yeriniz ile daha bilmediğimiz veya anlayamadığımız başka kavramların birleşimi olarak düşünebilirsiniz. Doğal olarak davranış çevreden de etkilenir. Güvenli ve bakım veren bir çevre utangaç bir çocuğu biraz daha canayakın yapabilir ve eğer kötü giden şeyler varsa daha sağlam olan bir çocuk yenik düşebilir. Kalıtım ve çevre bizi şekillendirir ve etkiler. Bu durum, daha az bir düzeyde olmasına rağmen, boy gibi sadece fiziksel gözüken özelliklerimiz için de geçerlidir. Belirli bir boyda olma potansiyeli ile doğarız ve
o potansiyele ulaşmamız kısmen çevremize bağlıdır - iyi beslenme, sağlıklı bir çevrede büyüme gibi. Çevremizdeki en önemli erken etki ailemizdir. Daha geniş bir kap· samda, aile ortamımız erken dönem dünyamızın şekillendiricisidir. Biz bir şemayı görşelleştirdiğimiz zaman, neredeyse her zaman çocukken içinde yaşadığımız ailemizden bir dramayı canlandırıyoruzdur.
Örneğin, Patrick başına gelenleri, annesi tarafindan terk edilmesini ve Madeline taciz edilmesini olarak görselleştirdi. Çoğu durumda, ailenin etkisi doğumda en fazladır ve çocuk büyüdükçe azalır. Akranlar ve okul gibi diğer etkiler önem kazanır. Ama aile hep birincil durum olmaya devam eder. Şemalar çocukluk çevreleri yıkıcı olduğu zaman gelişir.
---YIKICI ERKEN DÖNEM ÇEVRE ÖRNEKLERİ ---
Aşağıda birkaç örnek verilmiştir:
- 1. Ebeveyninizin duygusal olarak mesafeli olup sizden başarılı olmanız için yüksek beklentilerinin olması.
- 2. Ebeveyninizin sürekli kavga etmesi. Sizin, aralarında kalmanız.
- 3.Ebeveynden bir tanesinin hasta ve depresif olup diğerlerinin etrafta olmaması. Sizin bakım veren olmanız.
- 4.Bir ebeveyn ile iç içe geçmeniz. Sizden eşin yerini dolduracak biri gibi davranmanızın beklenmesi
- 5.Bir ebeveynin korkak ve aşırı koruyucu olması. Bu ebeveynin yalnız kalmaktan korkması ve size yapışması
- 6.Ebeveyninizin sizi eleştirmesi. Yaptıklarınızın hiçbir zaman ebeveyninizin gözünde yeteri kadar iyi olmaması.
- 7.Ebeveyninizin çok fazla serbestlik tanıması. Size sınır koymaması.
- 8.Akranlarınız tarafından reddedilmeniz veya farklı hissetmeniz